Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Batıya doğru Avrupa-temelli Osmanlı imparatorluğunda ve doğuya doğ­ru Hint-Timur imparatorluğunda, İslam nisbeten yeni bir zeminde, çoğunlu­ğu müslüman olmayan bir ahaliye hükmediyordu.
Fakat olumlu tarafta, apolitik kozmopolit birliğin zayıflaması hükumetin meşruiyeti problemine kısmı bir çözüm getirmek suretiyle telafi edildi.
Reklam
Barut devirlerinin yeni itti­fakları (onaltıncı yüzyıl başlarında) tarihsel akışın birbirine bağlı iki zıtlığını sundu; biri olumsuz, biri olumlu.
Baskı altına alınan ve çarpıtılan tek alan cinsellik değildi.
Bu süre zarfında do­nanma Mısır'daki refahın emniyete alınmasında faydalı olmuştu. Daha önce­ den el-Muiz'in veziri İbn Killis (ö. 991) ticareti canlandırmak için çabalar sarfetmişti.
Bu toplum aynı anda hem bir tane idi, hem de birden çoktu. Halifeliğin gücünün azalmasından sonra, ve Darü'l-İslam'ın da hızlı gelişmesiyle, yalnız Bağdat değil, başka hiçbir şehir, kültürel sahada merkezi bir rol oynamayı sürdüremezdi.
Reklam
Orta Dönemlerin yeni toplumu, 950 ile 1100 yılları arasında biçimleniyordu.
En sonuncusu, en önemlisi hariç, tüm hakikat bir gölgeden ibarettir; yine de her bir hakikat kendince doğrudur. Her hakikat, başka bir yerde yalnızca bir gölge olsa bile, kendi yerinde bir varlıktır. - Isaac Pennington
Sufiler, Tanrı’nın ‘’Ben gizli bir hazineydim, bulunmak istedim’’ dediğini rivayet eden bir hadisi alıntılarlardı. Buna göre Tanrı dünyayı yarattı; aklı varoluşa yansıttı ve aklın bütünlüğü içinde var olan her çeşit olanakların tümünü ifade eden muazzam bir çeşitlenme -yıldızlar, gezegenler, kayalar, kimyasal elementler- meydana geldi. Bütün bu çoğalıp yayılmanın içinde ise elementlerin hep daha kusursuz biçimde bir araya gelmesiyle oluşan bitkiler veya hayvanlar gibi karmaşık nesneleri yarattı. En sonunda da her türlü farklılaşmanın tek bir odakta bir araya geldiği, her çeşit akli olanağın onlarda kavranabileceği varlıkları, yani insanları yarattı. Bu varlıklar son kertede (var olan her şeyi kavrayabilmelerini ve her şeyi asıl kaynağına kadar izleyebilmelerini sağlayan) kendi refleksif bilinçleri sayesinde her şeyin kökeninin, yani Tanrı’nın- onun olanaklarını ifade eden bütün bu mucizevî varoluş çeşitliliği aracılığıyla ve bunun ötesine geçip onu keşfederek ve onun varlığına geri dönerek- bilincine varabilecek güçteydiler.
Sayfa 265Kitabı okudu
Rağbet görmeyen fikirlerin özgürce dile getirilmesi, onları bastıracak konumda bulunabilecek herkesin önemli ölçüde dayanıklılık ve toplumsal disiplin sahibi olmasını gerektirir.
Sayfa 228Kitabı okudu
483 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.